Üyelik Girişi
Ana Menü
Osman AYDOĞAN
osmanaydogan2@gmail.com
Suriye’ye sefere giderken Hükumete tavsiyelerim!
29/02/2016

Öyle görülüyor ki Hükumet pusatlarını kuşandı, baltalarını beline taktı, sefer davullarının tokmağını vurmaya başladı... Süvarilerine, Hassa ordularına, Anadolu Beylerbeyine, Rumeli Beylerbeyine sefer hazırlıkları emrini verdi...

Sanki geriye sadece -bir sabah bizleri uyandıracak- davudî sesiyle bir yeni Hasan Mutlucan kaldı...

Sakalım yok ama ben naçizane kulunuz da bu konuda tecrübeli ve yetkin birisi olarak hem sefer konusunda hem de devlet yönetimi konusunda T.C. Hükumetine derim ki:

Ey Hükumet! Hiç mi okuyanınız yok! Bütün Batılı düşünürler Avrupa'nın 5'inci Yüzyılda girdiği Orta Çağ gibi Ortadoğu'nun da bu yüzyılda kendi Orta Çağına girdiklerini iddia etmektedirler. Bütün Batılı akademisyenler 1618 ile 1648 yılları arasında Avrupa devletlerinin çoğunun katıldığı ve temelinde bir Protestan-Katolik mücadelesi yatan savaşlar dizisi gibi Ortadoğu'nun da bir otuz yıl savaşlarına girmekte olduğunu yazmaktadır... Bütün Batılı gazeteler Ortadoğu'nun 1914 Birinci Dünya Harbi öncesi şartları yaşadığını yazmaktadırlar. Suriye'ye girdiğinde Şam'da Emevi Cami'nde Cuma namazını eda edip çıkacak değilsin. Girdin mi çıkamazsın. Yıllarca bir bataklıkta debelenir durursun. Bak daha savaşa girmeden kalbinde bombalar patlatıyorlar.

Ey Hükumet! İşte anlattığım gibi; uzun sürecek bu savaş. Ve uzun süreli bir savaş da önce orduyu sonra toplumu yozlaştırır, sonra bitirir, tüketir, yok eder.

Ey Hükumet! Unutma! Her savaştan geriye üç ordu kalır: Ölüler ordusu, yas tutanlar ordusu, hırsızlar ordusu.

Ey Hükumet! Bil ki savaş kimin haklı olduğuna değil, kimin güçsüz olduğuna karar verir. Ve savaşın sonunda ağıtlar; Türkçe, Arapça ve Kürtçe yapılırken zafer şarkıları İngilizce ve İbranice söylenecektir.

Ey Hükumet! Malumdur, savaşı zenginler çıkarır, yoksullar ölür.

Ey Hükumet! Dânâ-yı Yunan teee o zamanlardan söylemişti: ‘'Savaşın sonunu sadece ölüler görür." (Bak, muhtemeldir ki Dânâ-yı Yunan'ı da bilmiyorsundur şimdi sen. Dânâ: Farsça'da bilgin, âlim demek, Dânâyı Yunan ise Eflatundur)

Ey Hükumet! Bu savaştan galip gelmeyi umarsın ama unutma ki galiplerin devri her zaman kısadır; mağlupların ise anlatılamayacak kadar uzun. Boğucu egemenlik teröre ilham kaynağı olur; mücadeleye anlam kazandırır.

Ey Hükumet! Bil ki terör yoksulların savaşıdır, savaş ise zenginlerin terörüdür.

Ey Hükumet! Büyük bir savaştan sonra yıllarca yokluk çekilir. Güzel silahlar kötülük araçlarıdır. İnsanlar onlardan hoşlanmaz. Silahlar kötülüğü çağrıştırır. Silah ancak çaresiz kalınca kullanılır.

Ey Hükumet! İyi hükumet savaşı savaş yapmadan kazanır.

Ey Hükumet! Askerler şehirlerde savaşmaz. Askerin eğitimi arazide savaşmak içindir. Askerin eğitimi arazide düşmanla savaşmak içindir.

Ey Hükumet! İyi hükumet eğer savaşacaksa da savaşı sürdürüp ustalığını kanıtlamaya çalışmaz, gerektiği için savaşır, ne kadar yaman olduğunu göstermek için değil. İyi hükumet şiddete başvurmaz. İyi hükumet kızmaz. İyi zafer yarış gibi kazanılmaz.

Ey Hükumet! İyi bir hükumet adamı kavganın ortasında bile sakin ve ilgisiz kalmalıdır.

Ey Hükumet! Kazanılan savaş da arzu edilen bir şey değildir. Çünkü böyle yapmak insanları öldürmekten hoşlanmak demektir.

Ey Hükumet! En büyük cinayet tutkuya yenik düşmektir. Elde etme arzusu kadar büyük hata yoktur. Onun için yetinmek yeteri kadar sahip olmak demektir.

Ey Hükumet! İyilikle devleti yönetmek istiyorsan savaşla fetih yapmaya kalkışmayacaksın. Dünya işlerinde gereksiz müdahalenin yararı olmadığı tarihte çok görülmüş bir olgudur.

Ey Hükumet! Eski askerler şöyle derlerdi: ‘'Önce hücum etme, bekle hücum etsinler. Bir parmak ileri gideceğine, bir ayak geri git.'' Bu şuna benzer: İleri gitmeden ileri gitmek. Kolları sıvamak, fakat silah taşımamak. Düşmanlık göstermeden hücum etmek. Kılıçsız kılıç çekmek. Düşmanı küçük görmek yanlış bir tavırdır. ‘'Düşman önemsiz'' demek hazineleri kaybetmektir. Ama iki ordu karşı karşıya geldi mi, acıyan kazanır.

Ey Hükumet! Hükumet adamı dünya işlerinde ilke sahibidir. Fakat kırıcı, yaralayıcı değildir. Saftır, fakat zarar vermez. Doğrudur, ama şiddetli değildir. Aydınlıktır, ama parlamaz. İyiyle iyidir. Kötüyle onu iyi yapana kadar iyidir. Doğru olanla doğudur. Yalancı olanla da onu doğru yapana kadar doğrudur. İyi insan kötü insana örnek olur, fakat kötü insan iyiye bir şey öğretir. Hükumet adamı kimseyi dışlamadan insanları nasıl kurtaracağını bilir.

Et Hükumet! İyiliği öğretmekten vazgeçersek insanlar birbirlerini daha çok severler. İnsan ustasını saymaz, işinden de memnun değilse yanılır, bilgili de olsa kafası karışır. Şiddet kullanan aynı şekilde ölür. En iyi yontucu en az yontandır. Sakin olan dünyaya egemen olur. Sükûnet etkinliğin yol göstericisidir. İyi hükumet gördükleri ne kadar ilginç olsa da sakin ve soğukkanlıdır, duruma egemendir. Aşırı etkinlik yaparsa iktidarını kaybedebilir.

Ey Hükumet! Yasak ne kadar çoksa halk o kadar fakir olur. Yasaları dayatmaya kalkarsan haydut ve hırsız fazla olur. Eğer hükümet sade ve hoşgörülü ise halk da içten ve namusludur. Eğer hükümet sert ve etkili ise halk sahtekâr ve hoşnutsuz olur.

Ey Hükumet! Söylemi sınırlar, duygulara yenik düşmezsen tükenmezsin. En küçüğü görmek iyi görmektir. Nazik kalmak güç gösterisidir.

Ey Hükumet! Saraylar çok gösterişli, vatandaşların evleri harap ve dolaplarında bir tane yiyecek yok. Hükumet adamları pahalı elbiseler giyer, pahalı arabalara biner, yemek içmekten bıkmaz, sürekli yurt dışı gezidedirler, hazinelerine değerli şeyler yığarlar. Bu en büyük hırsızlıktır.

Ey Hükumet! Halkın hükumeti olmak isteyen önce onun önünde eğilir. Halkının önünde olmak isteyen geride durur. Halkın önünde olduğu zaman onu engellemez. Halk onu destekler, herkes onu sever. Kimseye karşı çıkmadığı için kimse de ona karşı çıkmaz. İyi hükumet adamı halk önünde alçakgönüllüdür.

Ey Hükumet! Halkını sevdiğin ülkeyi yönetirken tanınmadan kalmak, her köşesini tanıdığın ülkeyi karışmadan idare etmek, besleyip, büyütüp ama sahip çıkmamak iyi bir hükumetin özellikleridir.

Ey Hükumet! Eğer hükumetten birisi içten değilse o halkın güvenine sahip olmaz. Hükumet adamı az konuşur. Hükumet adamı ne kadar az bilinirse o kadar iyidir. Beklenen bir şey gerçekleşince halk ‘'her şey kendi kendine olur'' der.

Ey Hükumet! Şu üç şey yapılırsa halkın yaşamı çok basit ve sade olur; sade olmak, insanın doğasına sadık kalmak, kimlik kavgasından uzaklaşmak ve daha az arzulamak.

Ey Hükumet! Halka inanmazsan onlar da yalancı olur. Hükumet adamları karnı doyanlara gereksiz yemekler vermez. Güçlü olduğun zaman aynı zamanda bozulma zamanıdır. İyi hükumet adamı her varlığı yaşatır ama onlar üzerinde egemenlik kurmaz.

Ey Hükumet! Hükumet adamı gerçeği seçer, yüzeysel, bulanık olana iltifat etmez. Meyveyi seçer, çiçeği bırakır. Devletin temel ilkelerini gözleyenin ömrü uzun olur.

Ey Hükumet! Hükumet adamı şöyle der: Ben bir şey yapmıyorum. Halk kendiliğinden iyileşiyor. Ben sakinim, halk da sükunet içinde. Ben karışmıyorum, halk kendiliğinden zengin oluyor. Benim arzuladığım bir şey olmadığı için halk kendiliğinden doğal bir sadeliğe dönüyor.

Ey Hükumet! Unutma ki korunması gereken üç hazine vardır: Biri sevecenlik, diğeri azla yetinmek, sonuncusu bir başkasıyla üstünlük yarışına girmemek. Sevecen olan cesur olur. Azla yetinen cömert olur. Başkasıyla üstünlük yarışına girmeyen yeteneğinin zirvesine ulaşır. Sevecen olmadan cesur olmak, azla yetinmeden cömert olmak, geride kalmasını bilmeden önde olmak istemek ölüm tehlikesi içeren eğilimlerdir. Akıl için derinliği, dostluk için şefkati, söz için samimiyeti, hükumet için düzeni, iş için beceriyi, hareket için uygun zamanı seç. Ama boyuna, habire bir şey yapmaya çalışma...

Ey Hükumet! Bilirim, AK sakalım yoktur diye beni duymazsın, duysan da dinlemezsin..

Ama ben yine de söyleyeyim dedim...




1676 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Türkiye’nin geleceği - 24/07/2016
Türkiye’nin geleceği
El, ayd-ü ekber eyledi, biz matem eyledik. - 10/07/2016
El, ayd-ü ekber eyledi, biz matem eyledik.
Akıl için son tavır saçlarını yolmak var. - 15/06/2016
Akıl için son tavır saçlarını yolmak var.
Ziyan edilen ve unutulan bir zafer: Kût-ül Ammâre Zaferi (29 Nisan 1916) - 28/04/2016
Ziyan edilen ve unutulan bir zafer: Kût-ül Ammâre Zaferi (29 Nisan 1916)
Dönüş - 04/04/2016
Dönüş
Gönlümüzü put sanıp da kıranlar kim? - 22/03/2016
Gönlümüzü put sanıp da kıranlar kim?
Çanakkale... Ah! Çanakkale - 18/03/2016
Çanakkale... Ah! Çanakkale...
Benim Gönlüm Dağa Düştü. - 23/01/2016
Benim Gönlüm Dağa Düştü.
Celâlâbâd’da geçen zemheri ayları - 09/01/2016
Celâlâbâd’da geçen zemheri ayları
 Devamı
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam71
Toplam Ziyaret403738
Etkinlik Takvimi